DAK Bilgilendirme Portalı, yurtdışında yaşayan Abhaz-Abaza etnik grubu temsilcilerinin hikayelerini anlatmaya devam ediyor. Bu – Ürdünlü Aziz Abaza’nın (Mıhts) hikayesi.

İzolda Hagba

Ürdün Haşimi Krallığı ziyareti – orada tanıma şansını yakaladığımız insanlar, görebilme imkanı bulduğumuz yerler, sıcak bir ortamda geçen buluşmalar ve bu sıcak buluşmalarda tattığımız lezzetli yemekler – tüm bu hatıralar DAK heyeti ile bu yıl Ürdün’ü ziyaret edenlerin anısında uzun süre kalacak. Nede olsa, başka bir ülkede yaşayan soydaşlarınızla tanışmak, yaşamlarını, ailelerinin hikayelerini, yaşam tarzlarını tanımak - bu gerçek bir hediye.

Varışımızın ilk gününde, Ürdün'de yaşayan tüm Abhaz-Abaza etnik grubu temsilcilerini bir araya getiren “Divan Abaza” derneğinin ofisinde Aziz Abaza (Mıhts) (Ürüdün diasporası da Mısır diasporasında olduğu gibi, tek bir Abaza soyuna mensup olup, resmi olarak Abaza soyadını taşımakta ve birçok aile hangi sülaleden geldiğini günümüzde artık hatırlamamakta) ile tanıştık.

Tanışmamızın ikinci gününde, ortak vatanımızda – Abhazya’da da adet olduğu gibi, Aziz tüm heyeti evine davet etti. Burada tıpkı büyük bir aile gibi, “Divan Abaza”dan arkadaşları, aile üyeleri ve biz yemeklerle dolu bir masanın etrafında bir araya geldik. Tüm konuşmalar - gerek şakalar gerekse derin fikirler - bir şekilde Abhazya ile ilgiliydi. Tarihi anavatanlarını hiç görmemiş olsalar bile, ata topraklarına duydukları özlem, Abhaz-Abaza etnik grubunun bir parçası olduklarını hissetmeleri hepsinin gözlerinden bile okunabilirken aksi düşünülebilir miydi?

Abaza’nın çocukları

Misafirperver ev sahibimiz bize atalarını anlattı. Dedesi Kafkasya’dan Suriye’ye göç etmiş ve burada evlenmişti. Bu evlilikten ilk evlatları, Aziz’in büyük amcası dünyaya gelir. Daha sonra aile Ürdün, Amman’a yerleşir. İki sene sonra aileye iki erkek çocuğu daha katılır – Aziz’in amcası ve babası.

Bir sonraki nesilde ise bu erkek çocuklarının hepsinin nedense sadece kız evlatları olmuş.

Aziz Abaza, “Büyük amcamın kızı dünyaya geldi. Küçük amcamın da beş kızı vardı. Babamınsa – bir oğlu beş kızı vardı. Mıhts ailesinin tek erkek çocuğuydum ve Ürdün’de soyumuzun kaybolmasına izin vermemek, durumu değiştirmek için elimden geleni yaptım. Benim – bir kızım dört de erkek evladım oldu”, diye latife ederek gülüyor.

Bugün Aziz sadece mutlu bir baba değil, aynı zamanda dört torunun dedesi.

Babası Heyrildin Abaza (Mıhts), Okuldan sonra İngiliz ordusunun sınır birliklerinde görev yapmış. Daha sonra emekli olana kadar Ürdün ordusuna katılmış ve Kral Hüseyin'in araba ve motosikletlerinin durumu da dahil olmak üzere teknik ekipmandan sorumlu olduğu Kraliyet Muhafızlığında görev yapmış.

Sonra Heyrildin Abaza, kralın yatlarının durumundan sorumlu olduğu Ürdün şehri Akabe'ye taşınmak zorunda kalmış.

Aziz, “O zamanlar dört yaşlarındaydım. Ailecek babamı takip ettik. Orada okula gittim ve okul bittikten sonra, İngilizce öğrenmek için bir yıllığına Londra'ya gönderildim”, diye hatırlıyor.

Kralın Güveni

On dokuz yaşındayken genç adam Amman'a döner, bilgisayar üzerine çalışmaya başlar ve programcı olur. Mezun olduktan sonra Ürdün Ana İstihbarat Teşkilatı’nda  görev yapmaya başlar.

Aziz Abaza (Mıhts), “Kraliyet İstihbaratındaki  çalışmalarım sırasında birçok farklı görevde bulunma fırsatım oldu: bilgisayar güvenliği, elektrik teknisyenliği, soğuk silahlar ve patlayıcılar uzmanlığı”, diye anlatıyor.

Aziz, toplamda 34 yıl görev yapmış ve defalarca “Sadık Hizmetleri” için madalyalar almış. En çok değer verdiği ve sevdiği madalyalardan birisi 1990'lı yıllarda kendisine Kraliyet Prensi Hassan tarafından şahsen sunulan Ürdün Kraliyet Bağımsızlık Madalyası'dır.

Aziz normalde de mütevazı ve az konuşan biri ama söz istihbarattaki çalışmalarına geldiğinde daha da sessiz oluyor ve sadece gülümsüyor. Tabi ki karşısındaki çoğu insan, aslen Ürdünlü olmayan biri olarak Kraliyet İstihbaratı’nda bu kadar önemli görevlere gelebilmek için ne gibi niteliklere sahip olmak gerektiğini merak ediyorlar.

Aziz, “Ürdün’de ben öncelikli olarak bir Çerkezim (Ürdün’de Abhaz-Abaza ulusu da dahil olmak üzere tüm Kafkasya halklarına verilen genel bir isim). Çerkezler krala çok yakındırlar. Ürdün Çerkeslerinde kraliyet ailesine bir tür genetik adanmışlık vardır, cesaret, güvenilirlik gibi niteliklerimizi takdir ediyorlar”, diye vurguluyor.

“Çerkeslere olan güven düzeyi o kadar yüksek ki,” diye anlatmaya devam ediyor, “Kral Abdullah II. ibn Hüseyin, Çerkes yardım vakfını ziyareti esnasında kraliyet muhafızlarının içeride kendisini korumasını reddediyor ve korumalar dışarıda kalıyor. Böylece Kral, Çerkeslere olan güvenini ve kraliyet ailesinin bağlılıklarını nasıl takdir ettiğini bir kez daha gösteriyor”, diyor Aziz Abaza gururla.

“Divan Abaza” koşuşturmaları

Bugün, artık emekli olan Aziz Abaza (Mıhts), “Divan Abaza”nın finans danışmanlığının yanı sıra Ürdün'ün Abhaz-Abaza birliğinin aktif üyeliğini yürütmekte. “Divan Abaza” nın faaliyetlerine ilk başladığı dönemde Aziz birliğin Genel Sekreterliğini yapmış. Aziz şuan, aynı zamanda çalışmalar için gerekli programları yazıyor ve Ürdün'de yaşayan soydaşlarımızın Abhaz pasaportu almalarıyla ilgili çalışmalardan sorumlu.

Aziz Abaza, “Birliğe katılmak ve Abhaz pasaportu almak için insanlar bize geldiğinde, tarihi kökenlerine ulaşmak için küçük bir soruşturma yürütüyorum. Galiba istihbarat geçmişim burada işe yarıyor (gülüyor). Tarihi soyadını belirliyor, doğruluğunu sahip olduğumuz Abhaz ve Abaza soyadları ile kıyaslıyoruz. Bu listeyi Abhazya'dan aldık, Rusça ve Arapçaya çevirdik. Ayrıca ailenin tarihini de inceliyoruz - atalarının hangisinin ve nereden geldiğini araştırıyor, sülale bağları kurmaya çalışıyoruz”, diye anlatıyor birliğin gündelik koşuşturmalarını.

Ona göre, bazı Kafkasya soyadlarının ünsüz olması ile ilgili pek çok zorluk yaşanıyor. Hele ki, Arapçaya çevrildiğinde, yazımlarında bazı değişiklikler olabiliyor.

Aziz Abaza, “Başvuranların bazıları Şapsug, Ubıh veya Kabardey köklerine sahip olabiliyor. Bu işi çok ciddiye alıyoruz, bu da çok zaman alıyor”, diye paylaşıyor bizimle.

Kendi kökenleri

Aziz babasından ilk defa Abaza olduklarını duyduğunda 20 yaşındaymış. Bu da Çerkes (Kafkasyalı) olmalarının yanı sıra, kendi kökenleri, kendi dilleri olduğu anlamına geliyordur.

Aziz, çocukluğunu Abhaz-Abaza etnik grubunun başka temsilcilerinin bulunmadığı Akabe'de geçirmiş ve dili öğrenebilmesi için birileriyle iletişim kurma fırsatı olmamış. Onun sözlerine göre, çoğunlukla Abhaz ve Abazalar, Zarka'da ve Amman'da yaşıyorlar. Amman'da zamanla babasını gençliğinde tanıyan Abaza soyunun diğer temsilcileriyle tanışmaya başlamış.

Aziz Abaza, “"Divan Abaza" da çalışmaya başladıktan sonra köklerimin tarihinin detaylarını tamamlamaya başladım. Tarihi vatanımızı öğrendim, Ürdün'de sayımızın çok olduğunu ("Divan Abaza" ya göre, Abhaz-Abaza etnik grubunun 4000'den fazla temsilcisi Amman'da yaşıyor. 750'sinin Abhazya pasaportu bulunmakta) anladım. 1990'larda Abhazya'yı, savaşı bile bilmiyordum. Abhazya'nın özgürlüğü için savaşanlarla ilk karşılaştığımda ki durumumu - şok olmuş olarak tanımlayabilirim. Bir vatanımız olduğunu anladım, ülkemin tarihini öğrendim”, diye hatırlıyor hüzünle.

Abhazya’da uyanmak

Abhazya'ya ilk ziyaretini hatırlayan Aziz Abaza, sahile ilk gittiğinde ruhunda kaç tane "uyuyan hatıranın" uyandığını anlatıyor.

“Vatanımızın güzelliğini ilk gördüğümde, bu cenneti terk eden ve yabancı bir ülkede yeni bir hayata başlamak zorunda kalan atalarımı düşünmeye başladım. Çok acı çekmek ve savaş vermek, hiçbir şeyleri, kendi toprakları bile olmadan bir hayat inşa etmek zorunda kaldılar. Ürdün'deki iklim koşulları Abhazya'da alışkın olduklarından çok farklı. Ürdün çöl iklimine sahiptir, yağışlar nadirdir ve yağmur olmadan Abhazya'da bol miktarda olan çimen ve diğer yeşilliklere sahip olamazsınız. Bizim vatanımızsa inanılmaz derecede güzel”, diyerek gülümsüyor Aziz ve bu hayalini gerçekleştirmek için çok hazırlık yapması gerekse de, ailesi ile Abhazya’ya yerleşmeyi hayal ettiğini bizimle paylaşıyor.

Aziz Abaza (Mıhts), “Ben emekli insanım, beni burada bağlayan tek şey ailem. Çocuklarım ve torunlarım henüz öğrenim görüyorlar, çalışıyorlar.

Dil bilmeden Abhazya’da iş bulmaları çokta kolay olmaz. İş, güç sahibi olmadan çocuklarım torunlarıma bir gelecek veremezler. Eşim ile üç hafta Suhum’da kaldık ve oradan Soçi’ye geçtik. Dil bilmeden bir şekilde baş ettik. Tatil yaparken durum biraz daha farklı, ama öğrenim görmek ve çalışmak için dile hâkim olmak şart. Bu sebeple ailem tam olarak Abhazya’ya yerleşmeye hazır değil”, diyor.

Kendisi bir Abhaz köyünde, bahçesinde meyvelerin yetiştiği küçük bir evde yaşamayı hayal ediyor.

Aziz, “Abhazya'nın güzel bir doğası ve dünyada ciddi sıkıntısı yaşanan temiz suyu var. Fabrikalar, petrol üretimi ve diğer sanayi girişimleri bu güzelliği mahveder. En önemli şey doğanın dengesiyle oynamamak, el değmeden bırakmak”, diye vatanının geleceğinden endişeleniyor.

Kardeşlerimizden biri olan Aziz Abaza (Mıhts)– anavatanının hayali, ailesi ve soydaşlarının geleceği hakkındaki endişeleriyle bugün Ürdün'de işte böyle yaşıyor.

Onunla ve Ürdün'deki Abhaz-Abaza etnik grubunun diğer temsilcileriyle iletişim, kan çekiminin zaman ve mesafeyle boğulamayacağı gerçeğini bir kez daha doğruluyor.