Londra Üniversitesi'nin önde gelen dilbilimcisi ve Kafkasya bilimcisi George Hewitt, Abhazya'ya zor dillere duyduğu ilgi nedeniyle geldi - ama burada, kaderini, arkadaşlarını, meslektaşlarını ve ikinci evini buldu.

Arifa Kapba

George Hewitt, ünlü bir Kafkas bilimci olan ve hayatını Abhazya ile ilişkilendiren İngiliz asıllı bir profesörüdür. Abhaz ülkesine yaptığı yolculuk çok sıra dışıydı. Henüz çocukluğunda bile dillere karşı ilgiliydi - özellikle zor ve eski dillere.

11 Kasım 1949'da Thomas Douglas Hewitt'in ve eşi Joan ailesinde İngiltere'de Doncaster şehrinde doğdu. Hewitt'in atalarının soy ağacı oldukça ilginçtir. Örneğin, anne tarafından bir akrabası, 1410'da Agincourt'da (günümüz Fransa toprakları) İngiliz-Fransız savaşında Kral V.Henry'e karşı savaşmış. Ailenin, İngiliz Galler Prensi Charles’in eşi, Cornwall Düşesi Camilla ile arasında uzak bir akrabalıkta bulunmakta.

George'un babası Thomas Douglas Hewitt, üç erkek kardeşi ve ailesiyle birlikte Liverpool'daki Mersey Nehri kıyılarında yaşadı, 1915'te babası bir olayda öldürüldü. Aile zor zamanlar geçiriyordu. Thomas ve diğer kardeşi birkaç yıl Avustralya'ya gitmek zorunda bile kaldı, ancak 1933'da Thomas Douglas Hewitt, hayatının sonuna kadar Avustralya'da kalan erkek kardeşinin aksine, İngiltere'ye- vatanına geri döndü.

Bugün çocukluğunu anımsayan Profesör George Hewitt'in kendisinin “oldukça şımarık bir çocuk” olarak büyüdüğünü, ayrıca toplumda çekingen ve kalabalıkta yalnızlığı tercih eden biri olduğunu belirtti. Hewitt ailesinin arabası yoktu ve bu nedenle, tatiller için bile, çok uzağa gidemez, çoğu zaman Liverpool’daki babasının akrabalarına giderlermiş. Bu şehir her zaman küçük George'a, memleketi Doncaster'ından çok daha çekici gelmiş.

Diller bilmeceler gibidir

Henüz Doncaster Erkekler Gramer Okulu'nda iken, genç George Hewitt dil yeteneğini keşfetti. Genel olarak bir iletişim aracı olarak dil, Hewitt’in çok az ilgisini çekiyordu – çekingen yapısı nedeniyle. Büyük olasılıkla daha çok, bu çözülecek bulmaca gibi, bilinmeyen, “gizemli” dillerle ilişkiydi.

Profesör Hewitt, “Okulun üçüncü yılında eski Yunanca öğrenmeye başladım ve bu basit düzeyde Latince, Yunanca, Fransızca ve Almanca konuşmamla sonuçlandı. Ve benim için İngilizce ya da başka bir dilde insanlarla konuşmak hiç ilginç olmadı, 18’li yaşlarıma doğru, ileri düzeyde [canlı kullanımdan] öğrenmek için Latince, Yunanca ve antik tarihi seçtim, diye anlatıyor.

1972'de George Hewitt, Cambridge'deki St. John's College'den mezun oldu. 1973 yılında dilbilimci diploması aldı, 1976'dan beri master unvanına sahip. Kafkas dillerini öğrenme yolculuğu kolay değildi, ama çok ilginçti. Henüz Cambridge’de iken Hint-Avrupa dillerinden etkilenen, George Hewitt, bu alandaki en saygın İngiliz uzmanlarından birini olan, Sanskrit’i inceleyen eski Cambridge profesörü Sir Harold Bailey’den öğrendi.

George Hewitt, “Cambridge’de komşu olduğumuzu anladık ve 1973 yılından itibaren 1996 yılında aramızdan ayrılana kadar onu oldukça iyi tanıyacak kadar şanslıydım. İngiltere’de çok az araştırılmış iki Hint-Avrupa dili olduğunu bana söylemişti- Litvanca ve Ermenice.

Bu yüzden George Hewitt eski Ermeni dilini incelemeye başladı, ta ki, aynı Profesör Bailey ona Ermeniceyi araştırmak için ilgili dillere de bakması gerektiğini söyleyene kadar. Ve göz atması için ona Gürcüce yazılmış bir kitap verdi.

Hewitt, “Bu harflere hemen aşık oldum ve Ermeni dili ile ilgili materyalleri iki yıl boyunca toplamaya devam etsem de, Hint-Avrupa dillerinden olmamasına ve büyük bir karmaşıklık içermesine rağmen, bir dilbilimci için daha ilginç olan Gürcüce ve diğer Kafkas dillerini incelemek için daha fazla zaman harcamaya başladım.

İngilizce – Abhazca hakkında

Onun için bu yeni dillere duyulan tutku George Hewitt'i Türkiye’de Anadolu'ya bir gezi düzenlemeye teşvik etti.

“Türkiye'de doğan bir Çerkes arkadaşım sayesinde, 1974 yazında bir Çerkes köyü olan Demirkapı'yı ziyaret ettim. Oradan, hala Ubıhlardan birini bulabileceğiniz son köye gittim ve ayrılmadan önce, son olarak bana İstanbul’da Ubıhçayı iyi konuşabildiği söylenen bir şahsın oğlunun telefon numarasını verdiler”, Profesör Hewitt, Tevfik Esenç’ten ilk nasıl haberdar olduğunu böyle hatırlıyor.

Profesöre göre, bu şahıs anadilini iyi bilen ve kendini iyi ifade edebilen son Ubıhtı. Hewitt daha sonra Esenç’i İstanbul'da buldu ve konuşmasını kaydederek beş gün geçirdi.

Bu kayıtlara Profesör Hewitt’in sitesinden isteyen herkes ulaşabilir.

1975'te George Hewitt, Tiflis'e gitmeyi Gürcüce ve aynı zamanda ilgilendiği Kafkas dillerini (özellikle Çerkesçeyi) incelemeyi başardı. Ama orada kendisi ile Çerkes dili hakkında İngilizce konuşacak birilerini bulmakta başarısız oldu. Ama genç bilim adamı, kendisi ile Abhaz dili hakkında İngilizce konuşmayı kabul eden, iki yüksek lisans öğrencisi – Zaira Hibba ve Aza İnal-İpa’yı bulmayı başarıştı.

Bir yıl sonra da Zaira kendisinin eşi oldu. Abhaz dili böyle harika bir şekilde, George Hewitt'in dilsel ilgi alanına girmişti.

Suhum da: “basit bir diyalogu sürdürebilmek”

George Hewitt, Abhazya'ya ilk olarak 1976 yılının Nisan ayında gelmiş. Tiflis'ten Suhum'a otobüsle gelerek şuan yanık durumda olan Otel Abhazya’ya yerleşmiş. Şehrin kendisi üzerinde yarattığı ilk izlenimleri en küçük detaya kadar hatırlıyor.

Hewitt, “Yerleşmek için otele geldiğimde artık hava çok kararmıştı. O kadar karanlıktı ki bir şekilde denizin ne kadar yakın olduğunu bile anlamamıştım. Ertesi gün sabah olup perdeleri açtığımda birdenbire önümde Suhum körfezinin durgun mavi sularını gördüm ve balkondan tepelerdeki, renkli çatılarla yavaş yavaş Bagrat Dağı'na kadar yükselen ev gruplarını fark ettim”, diye anlatıyor.

Abhazya'ya ilk ziyaretinde Hewitt, Profesör Şalva İnal-İpa, Georgiy Dzidzaria, Konstantin Şakrıl, Sergey Zuhba gibi birçok önde gelen Abhaz bilim insanı ile tanıştı. Bir dilbilimci olarak, elbette, öncelikle Abhaz dili ile ilgili konulara ilgi duyuyordu.

Bu arada, şu anda profesör mükemmel derecede Gürcüce ve Abhazca dillerini konuşabiliyor, ancak mütevazi bir şekilde Abhazca'da “sadece basit bir diyaloğu sürdürebileceğini” ve tamamen tek bir dili – İngilizceyi bildiğini söylüyor.

Profesör Hewitt, eşi Zaira Hibba ile birlikte; iki ciltlik “Abhaz Dili”, “Abhazca Gazete Okuma Yardımcısı”, Zurab Capua ile “Abhaz halk masalları”, “Abhaz halk gelenekleri sayfaları”, “Abhazca Öğrenme Kılavuzu” gibi Abhazca için önemli kitapların geliştirilmesi üzerinde çalışmıştır.

Gürcü halkına açık mektup

Abhazya Ulusal Kurtuluş Savaşı'na kadar (1992-1993), Profesör Hewitt, karısı ve iki kızıyla birlikte, her yaz üç ayı Abhazya'da, eşinin akrabalarıyla birlikte Oçamçira’da geçiriyormuş.

“1989’a kadar Abhazya’yı hareketli bir yaşamın olduğu müreffeh bir yer olarak hatırlıyorum ve gözlemleyebildiğim kadarıyla milletinden bağımsız olarak herkesin birbiriyle iyi bir ilişkisi olduğunu hatırlıyorum. Tabii ki, Abhazlar ve Gürcüler arasındaki muhtemel bir gerilimden biraz çekiniyordum, ama bu daha çok İngur Nehri'nin diğer tarafındaki Gürcülerden duyduğum bazı açıklamalar yüzündendi. Fakat Abhazya'nın içinde edindiğim izlenimler, insanlar arasındaki ilişkilerin iyi ve karşılıklı güven içindeydi. Örneğin; Oçamçira’da insanlar, kapılarını kilitlenmeleri gerektiğini düşünmeden evlerinden öylece çıkıp giderlerdi. 1989'da yerel Gürcüler ve Mingrellerin, Gamsahurdia (Zviad Gamsahurdia - Gürcistan siyasi ve halk figürü, Gürcistan SSR Yüksek Konseyi başkanı ve 1990'ların başında Gürcistan'ın ilk başkanı) gibi insanlardan çıkan korkunç şovenist söylemleri ne kadar çabuk kabullendikleri karşısında şaşkındım”.

George Hewitt, 1989 yazında Gürcüler ile Abhazlar arasında meydana gelen tüm korkunç çatışmalara (1989 Temmuz ayında Suhum'da sonucunda birçok insanın öldüğü silahlı çatışmalar) şahit olunca, iki ülke arasındaki ilişkilerin ne kadar çabuk kötüye gittiğini görünce, Temmuz 1989'da Gürcü halkına açık bir mektup yazdı. Bu mektupta, Gürcülerin diğer halkların temsilcilerine karşı yaptığı açık bir şovenist ve milliyetçi saldırıdaki öfkesini dile getirdi.

Bu mektubun ortaya çıktığı sırada, Profesör Hewitt’in Gürcistan’daki en saygın yabancı Kafkasya uzmanlarından biri olduğunun da altını çizmek isteriz. Tiflis'te tüm kapılar onun için açıktı, Gürcü televizyonunda konuşmuş ve hatta bu ülkedeki herkesin hayranlığına neden olan bu konuşmayı Gürcüce yapmıştı. Ancak bu mektup Gürcistan’ın kapılarının onun için sonsuza kadar kapatmıştı. Hewitt resmi olarak “Gürcistan halkı düşmanı” ilan edilmişti.

Bu mektubu anlatan Profesör Hewitt, bir skandal yaratma niyetinde olmadığını, ancak başka hedefleri takip ettiğini belirtti: Gürcüler arasındaki iyi ismimi ve popülerliğimi kullanarak, bu ülkede “bilge kafalara” ilham vermek Merab Kostava, Zviad Gamsahurdia, Giya Çanturiya, İrakliy Tsreteli gibi muhaliflerden gelen şovenizmin ülke için nasıl yıkıcı olabileceğini anlatmak istedim. Ancak, ne yazık ki, “bilge kafalar” o zamanlar yoktu ve hepimiz bu şovenizmin hem Abhazlar hem Osetler ve en başta Gürcüler ‘in kendileri için nasıl korkunç sonuçlar doğurduğunu biliyoruz”.

Profesör George Hewitt'in zor zamanlardaki cesur ve ilkeli tutumu bu şekilde olmuştu.

Abhazya ve İngiltere arasında

Savaştan sonra, Hewitt ailesi 1996 yılında Abhazya'yı ziyaret ettiler. George ve Zaire'nin kızları Abhaz isimleri taşıyorlar - Amra ve Gunda. Her ikisi de diğer dillerin yanı sıra mükemmel bir şekilde Abhazca konuşuyorlar. Profesör Hewitt'e en büyük hediyeyi, sevgili torunlarını- Aleksandr, Anna Joan, Nicole ve Sofia’yı verdiler.

Hepsi aynı anda üç ülkenin- Abhazya, Büyük Britanya ve Rusya’nın vatandaşlığına sahipler. Profesör George Hewitt’in kendisi, Cumhurbaşkanı Sergey Bagapş başkanlığında Abhazya vatandaşı olmuştur. Ayrıca Abhazya'nın en yüksek devlet nişanı “Ahidz-apşa” sahibidir.

Bilim adamı artık Londra Üniversitesi, Doğu ve Afrika Araştırmaları Bölümünde Kafkas dillerini öğretmeyi sonlandırmış durumda. Eşi Zaira ile birlikte, Hewitt’in memleketi Doncaster’da yaşıyorlar. Profesörün en sevdiği meşgaleler arasında, dillerin yanı sıra, son zamanlarda çok vakit ayırdığı çiçekçilik de bulunmakta. Ve şimdi hobilerinden geriye kalan, özellikle Beethoven’in piyano, koro ve orkestra ile hayal gücünü vurguladığı klasik müzik. Ve elbette, Profesör George Hewitt çok okumaya devam ediyor. Bu arada, Kafkas Bilimi kütüphanesi, Avrupa'nın en büyük özel kütüphanelerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Hewittler her yıl Abhazya'yı ziyaret ediyorlar. Doncaster'da olsalar bile, ülkede olan her şeyden haberdarlar. Profesör Hewitt, Abhazya'daki pek çok arkadaşıyla ve tanıdıklarıyla aktif olarak iş ve dostça yazışmalarını sürdürmekte. Ve böylece uzun süre önce ikinci evi olan bu küçük ülkenin nabzını tutmakta.