Türkiye’den gelen Abhazyalı arkeolog Ece Trapş, 11 yıldır tarihi vatanında yaşıyor, kendi köyünde kazı yapıyor, orada değerli arkeolojik materyaller buluyor ve Abhaz akademisyenlerin uluslararası kongrelerde konuşmalarına yardımcı oluyor.

Arifa Kapba

Türkiye'den gelen bir Abhaz olan Arkeolog Gül Ece Trapş bugün tarihi vatanında yaşıyor ve mesleğinin gelişimine katkıda bulunuyor. Abhazya'ya ilk gelişi 11 yıl önce olmuş. Ankara Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölümü'nden mezun olduktan sonra Abhaz akademisyenlerin davetiyle Suhum'a gelmiş.

Atalarının toprakları – Ece’nin toprakları

Ece köken olarak hem baba hem de anne tarafından, 19. yüzyılda Abhazya'dan Türkiye'ye giden sürgünlere dayanmakta.

Ece, “Ailem Anadolu’ya (Anadolu, Küçük Asya’ya verilen başka bir isimdir: Günümüzde, Türkiye'nin Asya bölgelerine genellikle Anadolu denmektedir) gönderilmiş. Babamın ailesi Sinop’a yerleşmiş. Sürgünden önce Abhazya’da Anhua köyünde yaşıyorlarmış. Annemin dedeleri ise Türkiye’nin Bilecik isimli şehrine yerleşmişler. Sürgünden önce Tsabal bölgesindeki Abjakua köyünde yaşıyorlarmış”, diye anlatıyor.

Ece’nin kendisi ise Ankara’da doğup büyümüş. Çoğunlukla kendisine Abhaz adetlerini ve kültürünü öğreten ananesinin yanında kalıyormuş.

2008 yılında, Abhaz akademisyenler Ankara’ya gitmiş.

Ece, “Arkeoloji alanında çalışıyor olmam çok ilgilerini çekmişti ve beni Abhazya’ya davet ettiler. Bu teklifi bana ilk yapan isim ise Guram Gunba olmuştu”, diye hatırlıyor.

Bu görüşmelerden etkilenen Ece, vatanını görebilme fikriyle heyecanlanmış ve sonunda Abhazya’ya gitmeye karar vermiş. Annesi Leman Çokua'nın, Türkiye'nin Abhaz diasporasında her zaman çok aktif bir insan olması da bu kararda büyük rol oynamış. Ece'nin Abhazya'ya, ilk profesyonel Abhaz arkeolog Mihail Trapş’ın 90. yıldönümünün kutlanmasında gelmesi de bir tesadüf değildir. Ece kendisi bütün bu olayları, sadece anavatanını gelip görmesi gerektiğini anlatmakla kalmayan aynı zamanda “sonsuza kadar kalması” gerektiğini gösteren bazı “işaretler” olarak değerlendiriyor.

Türkiye’den bir “Zümrüt”

Abhazya'daki ilk on günlük konaklama süresinde Ece Trapş, Novy Afon’da kalmış. Daha sonra, uzun süre gazeteci İnna Hacimba ile yaşamış.

Bu arada, gazeteci ve arkeolog birbirlerini ilk kez yalnızca Abhazya'da, Suhum'da görmüşler. İnter-Suhum otelinde gerçekleşen bu ilk karşılaşmayı İnna Hacimba şöyle anlatıyor: “Neden bilmiyorum ama Ece bir şekilde dikkatimi çekmişti. Küçük bir “zümrüt” parçası gibi… Çok sert bakışları ile içine kapanık olduğunu belli ediyordu”.

Bir şekilde tanışırlar ve o içine kapanık, sert bakışlı kız Hacimba ile kendi evinde kendi ailesiyle yaşar gibi yaşamaya başladılar.

«Aksansız konuşuyor»

Ece büyük azim gösterir. Her şeyden önce, Abhazya'da Abhazcayı öğrenir. Bu yaklaşık bir yılını alır. Ece, öğretmen olarak Nona Thuazba ile çalıştığını ancak yaşadığı ailenin evde sadece anadilde konuşuyor olmalarının dili öğrenmesinde büyük rol oynadığını söylüyor.

İnna Hacimba, “Ona şöyle söyledim: Eğer ilk Rusça öğrenirsen bir daha asla Abhazca öğrenemezsin. Ve dediğimi yaptı. Çocukların kitaplarını alıp oturduğu gibi kitapların başına oturdu ve hiçbir temeli olmadan “sıfırdan” Abhazca’yı öğrenmeyi ve aksansız konuşmayı başardı”, diye anlatıyor.

Abhazya'daki ilk arkeolojik kazı sahasına Ece, Othara köyüne gitmiş. Kazılara ünlü Abhaz bilim adamı İgor Tsvinaria önderlik ediyormuş. Ayrıca, arkeolog Eşera köyündeki ve Suhum'daki keşif gezilerine de katılmış.

“Daha derinleri keşfetmek”: ata vatanında kazı çalışmaları

2013 yılında Ece Trapş, atalarının tarihi vatanında, daha önce büyük çapta hiçbir arkeolojik kazı yapılmayan Anhua köyünde gerçekleştirilen bir arkeolojik keşif gezisinin önderi olarak çalışmış. Burada 1.500 yıllık üç eski mezar alanı bulmayı başarmış.

Arkeolog, “Bu mezarlıklardan biri, tabiri caizse, “iyi” bir durumdaydı: bütün kalıntılar sağlamdı. Orada iki mızrak, bir kılıç, iki broş (elbiselere takılan kilitli iğne tarzında bir kadın süs eşyası) buldum. Tüm bunların yerel materyaller kullanılarak yapıldığını düşünüyoruz. Ayrıca bu mezarlıklarda bulduğumuz malzemelerin Tsabal kültürüne (Abhazya'da, Tsabal bölgesinde geç antik ve erken ortaçağ arkeolojik kültürü) çok yakın olduğu sonucuna vardık. Bütün bunların çok daha derin araştırılması gerekiyor, çünkü eğer mezarlık varsa, yakınlarda bir yerlerde insanların yaşam alanlarının da olduğu anlamına geliyor”, diye vurguluyor.

Anhua köyündeki kazılarda, arkeolog dört yıl çalışmış. Orada bulunan değerli materyallerin bir kısmı “АБИГИ” de (D.Y.Gulia Abhaz İnsani Bilimler Enstitüsü) bulunuyor. Demirden yapılma diğer materyalleri ise Abhazya Devlet Müzesi’ne teslim edilmiş.

Ece kazı çalışmalarına son zamanlarda biraz ara vermiş durumda, çünkü Türkiye’de Gazi Üniversitesi’nde master yapmakta. Abhazya ve Karadeniz bölgesinin arkeolojisi üzerine bir çalışma hazırlıyor.

Uluslararası topluluğa “köprü”

Ece, Abhazya İnsani Bilimler Enstitüsü’nün Arkeoloji Bölümünün bir çalışanı olmaya devam ediyor ve aynı zamanda Gudauta'daki Abhazya Ulusal Kurtuluş Savaşı Devlet Müzesi'nde çalışıyor.

Arkeolog, bütün bilimsel makalelerini Abhaz dilinde yazıyor. Ancak, Ece’nin Türkçe bilmesi yerli vatandaşlarımız için de çok yararlı olmuş: Abhazya Devlet Üniversitesi Uluslar arası Bölümü’nde üç yıl boyunca Türkçe dersleri vermiş.

Ece Trapş’ın Türkiye'de doğup büyüdüğü, Türkçeyi akıcı bir biçimde bilmekte olduğu ve aynı zamanda ciddi bir şekilde bilimle uğraştığı, Abhazca ve Rusça öğrendiği gerçekleri – Abhaz bilim insanlarının uluslararası arkeolog topluluğuna "köprüsü" olabileceğine inanmak için ciddi dayanaklar veriyor. Ece’nin sayesinde, Abhazyalı bilim adamlarının çalışmaları harikulade bir şekilde Türkçeye çevrilmiş ve 2010 yılında İzmir'de, 2011 yılında Manisa’da ve Azeri şehri Agsu’da düzenlenen uluslararası arkeoloji kongrelerinde sunulmuş.

İnna Hacimba, “Ece Abhazca konuşurken daha çekimser ve daha sessiz ama Türkçe konuşurken tamamen değişiyor – çok güçlü, duygu yüklü”, diye belirtiyor.

Gazeteci, Ece Trapş'ın Abhaz tarihçilerinin çalışmalarını Türkçe okuduğunda, tüm Türk akademisyenlerin etkilendiklerini, “konuya ve Abhaz meslektaşlarına son derece ilgi gösterdiler”, şeklinde belirtiyor.

Ece Trapş - Abhaz arkeolog

Gözlemlenen Abhazya'daki iletişimlerinde çekimserliği sebepsiz değil. Ece'yi tanıyanların çoğu, davranışlarında ve tutumlarında, aynı anda çok modern olmasına rağmen, geleneksel bir Abhaz kızı olduğunu vurgulamaktalar.

Ece, modern kıyafetleri ve takıları ile geleneklerin dışsal tezahürlerini kovalamasa da, iç davranış normlarına kesinlikle uyuyor, yapılması gerekenleri ve yapılmayacak şeylerin sınırlarını net çiziyor, çoğu zaman neredeyse bir erkek mantığıyla herhangi bir durumu değerlendirebilen çok olgun bir vizyona sahip.

Ece’nin gelecekteki planları ve düşünceleri çoğunlukla bilim üzerine. Anavatanı- Abhazya'nın arkeolojisi hakkında sürekli endişe duyuyor ve 11 yıl önce bulduğu vatanıyla temasını kaybetmemeyi çok önemsiyor.

Kendisiyle biraz sohbet ederek ve onu tanıyanlardan dinleyerek net olarak şunları söyleyebiliriz: Genç bilim insanı Ece Trapş gelecekte, ister Abhazya'da kalsın, ister Türkiye'de yaşamaya devam etsin, O her zaman bir Abhaz arkeologu olacak ve araştırmalarının bütün yolları atalarının topraklarına çıkacak.