Abhaz asıllı olan yazar Anton Tsulukia, DAK'a yeni doğu masalları kitabını anlattı ve gelecek için planlarını paylaştı.

Genç yazar Anton Tsulukia Rusya'da doğmuş, ancak soyadı ve kanıyla bir Abhaz: babası Tkuarçal'dan. Anton Tomsk Politeknik Enstitüsü'nden mezun olmuş ve ardından on yıldır yaşadığı St. Petersburg'a taşınmış.

Kitap yazma hayali çocukluğundan beri onu terk etmemiş. Daha o zamanlarda bile, arkadaşlarına ve akrabalarına anlattığı ve hiç yazmayı akıl etmediği, kendisi için bir o kadar kolay aklında canlanan ve o kadar çok farklı hikayeler düşünmüş ve anlatmış. Bugünün 34 yaşındaki genç adamı Anton, doğu edebiyatına, farklı ülkelerin bilimine, dinine ve kültürlerine meraklı.

Yazar, “Genel olarak ilgi alanlarımın sınırı yoktur”, diye vurguluyor gülümseyerek.

Son birkaç yılını neredeyse tamamen masallara adamış.

Yazar, “En önemli peri masalı hayatım - 34 yıldır "yazıyorum", ama kitap hakkında konuşacak olursak, geçen yılı saymazsak yaklaşık üç yıl önce başladım”, diye bildiriyor.

Kitap sattım ve okudum, okudum, okudum...

Bir şey gerçekten istiyorsanız ve bunun için kader iradesi varsa, o zaman kesinlikle gerçekleşeceğini söylüyorlar. Anton içinde bu böyle olmuş.

"St. Petersburg'a taşındım ve bir iş buldum, bir kitapçıda çalışmaya başladım. Ondan önce hikayeler yazmayı sevmeme rağmen okumayı hiç sevmezdim. Ama burada ben... Kitapların dünyasını keşfettim. Sürekli kitap okumaya ve satın almaya başladım. Bazen markete gittikten sonra kalan parayı, daha sonra onunla bir kitap satın almak için kenara ayırırdım. Uzun zamandır bir kitap yazmak istediğim için, aniden fark ettim ki artık bunu gerçekleştirmek için büyük bir fırsat vardı”, diye anlatan yazara bu fırsatın ne olduğunu da açıkladı.

Gerçek şu ki, şimdi her gün, okuma sürecindeydi, kitapların yapısını da inceleme fırsatı vardı, yazarın herhangi bir bir olayı açıklamaya kaç sayfa ayırdığına, diyaloglara hangi bölümü ayırdığına vb. dikkat etmeye başlamıştı.

Yazar, “Farklı insanların eski klasiklerinden etkilendiğim için nadir kitapları aramaya başladım. Böylece bir gün İnayatullah Kanbu’nun "Sadık ve Sadakatsiz Eşler Kitabı" ile karşılaştım. Bunlar Fars uyarlamasındaki eski Hint hikayeleridir. İlk satırları okur okumaz, kelimenin tam anlamıyla bu boş dünyayı unutmuştum. Birden fark ettim: yaratmak istediğim şey buydu! Kitabın yapısından, yani ana masalın içinde birbiriyle ilgili birçok başka masalın var olmasından etkilendim. Gerçekten eğlenceliydi!”, diye anlatıyor büyülenmiş bir halde.

Ondan önce "büyük romanları taklit ederek" yazmayı öğrenmişti ama o bu kadar da ilginç değildi. Ve bu kitap onun kendi eserinin türünü tanımladı. Ayrıca, bahsedilen kitabın konseptine benzer birde “Bir bir gece Masalları”nı da okudu.

Anton, “Bu iki kitap sayesinde, onları okuma sürecinde masallarım doğmaya başladı”, diye anlatıyor.

Kitap satıcılığı mesleğine gelince, genç adamın hayatındaki rolü henüz bitmedi.

Basaray

Yazar bir takma ad aldı - Basaray. Bu kelime, masallarındaki birçok kahramanın adı gibi "kendi kendine uydurulmuştu".

Anton-Basaray, “Oturup Hintçe bir bilge dinledim. Bu dili bilmiyorum ama kulağa hoş geliyor. Ve aniden bilge, "dilime yapışan" ilginç bir kelime söyledi. Bu kelimenin farklı versiyonlarını icat etmeye başladım ve sonunda Basaray doğdu. Hemen ku kelimenin herhangi bir anlamı olup olmadığını internette kontrol ettim. Böyle bir Ukraynalı soyadı olduğu ortaya çıktı. Ama yine de kelimeyi sevdim ve şimdilik bu şekilde bırakmaya karar verdim”, diye anlatıyor.

Masaldan masala…

"Aricana ve eşi Haripudra'nın Hikayesi, ya da hiç kimsenin, hiçbir zaman duymadığı Eski Doğu Masalları" - Anton Tsulukia'nın yeni kitabının adı tam olarak böyle. Bu kitabın ana çalışması iki yıl sürmüş. Kitap, her biri kendi hikayesi olan beş masal daha içeren ana masaldan oluşuyor.

Tüm hikayeleri çerçeveleyen masalda, bir kahraman kitapçı var. Genel olarak, Prens Arican'ın Haripudra adında bir kıza nasıl aşık olduğu ve sonrasında olanlarla ilgili bir peri masalı. Aşıklar evlenirler. Haripudra, bilgelik ve zeka özellikleri ile öne çıkmaktadır. Ve sonra bir gün bir tüccarda satmak istemediği bir kitap görür. Sonra delirmiş gibi olur, umutsuzluğa kapılır. Arican, karısının gözyaşlarını görünce kitabı kendisi almaya çalışır, ancak işe yaramaz. Daha sonra Arican kitabı çalmaya karar verir. Sevgili karısına acele eder ve karısını uyurken bulur, kitabı açar ve okumaya başlar.

Beş iç masalın başladığı yer burasıdır. Aşman adında basit bir adamın padişahının yalanlarını nasıl ortaya çıkardığını ve insanları zulmünden nasıl kurtardığını anlatıyor. Diğeri de Sultan hakkındadır. Kendi ülkesinde bir eş bulamayan Sultan, fakir bir adam kılığında başka bir ülkede aramak için yola koyulur. Üçüncü hikâye, birbirinden soğumuş iki aşık hakkındadır. Bilge yaşlı bir kadının tavsiyesi üzerine, aşka ilgilerini yeniden kazanmak için Khajuraho tapınaklarına giderler. Bir sonraki masalda, güzel bir kızın portresini gören ve bu yabancı kızı aramaya çıkan Sultan hakkındadır. Aşığı zor bir sınav beklemektedir. Bir dizi masalın sonuncusu keder içinde yaşayan, insanları sömüren ve nargile içen bir dev hakkındadır. Padişahın bir ve veziri, devi öldürmek için zehirli tütün arayışına girerler.

Bunu ana masalın devamı takip eder. Arican kitabı okuduktan sonra aniden görme yetisini kaybeder. Haripudra uyanır, kocasını böyle bir derdin içinde görür ve görme yetisini geri kazanmasına yardımcı olacak bir çare aramaya başlar.

Anton, “Kitabımı mükemmel bir sanal portala yükledim. Kitap şimdiden en büyük mağazalara teklif edildi. Şimdi, "Çitay-Gorod" ve "Bukvoed" kitaplarım kitap mağazaları tarafından periyodik olarak satın alınmakta. Bunun dışında, kitabı mağazaların yanı sıra sanal portal Ridero'da ya da Amazon ve Ozon'dan sipariş edebilirsiniz”, diye belirtiyor.

"Küçük Odadan Hikayeler"

Anton toplamda birkaç kitap yazmış olsa da yalnızca "Arican ve eşi Haripudra Masalları"nı başarılı buluyor.

Anton, “İlk kitabım, ‘Küçük Odadan Hikayeler’, bir deneme niteliğindedir. Bölümlerinden birinde oldukça üstten bir şekilde Aricana ve Haripudra masalını yarattığım oryantal masallar bulunuyor. Diğeri ise doğuyla hiçbir ilgisi olmayan hikayeler içeriyor. Daha fazla mistisizm, dedektiflik, sürrealizm var. Ridero'da satılık ama onu kaldırmak istiyorum. Bir insanın yarısı bitmiş bir kitap için para ödemesini istemiyorum. Belki yüz yıl sonra, çalışmak için ilginç bir nadirlik eser olabilir”, diyor.

Abhazya ve "Hint sineması"

Genç yazar Abhazya'da yalnızca bir kez bulunmuş, ancak kendi sözleri ile bu ülkeye aşık olması için bu kadarı bile yetmiş.

Anton, “Abhazya'dan birisi “Vkontakte” adlı sosyal ağdan bir keresinde bana bir mesaj atmıştı. Bir adamın ailesini aradığını ve benim tanıma uyduğumu yazdı. Onunla tüm detayları netleştirdiğimizde bu adamın gerçekten babam olduğu ortaya çıktı. Gerçek şu ki, ben 13-14 yaşlarımdayken babamla yollarımızı ayrılmış, o Abhazya'ya gitmek üzere Rusya'dan ayrılmış ve ben bunu bilmiyordum. Onunla araştık, konuştuk ve aynı yılın yazında Tkuarçal'da yanına ziyarete geldim. Bir süre sonra birçok akrabam olduğu ortaya çıktı, ancak bu Kafkasya için şaşırtıcı değildi”, diye anlatıyor.

Geçen yıl Dünya Abaza Kongresi'nin web sitesi sayesinde Anton Tsulukia "tesadüfen" kız kardeşi olduğunu öğrenmiş ve onun aracılığıyla da erkek kardeşini bulmuş.

Genç yazar, “Bunca zaman - babamla görüşmeden önce kendiişlerimle uğraştım, büyüdüm, okudum ve Abhazya'yı düşünmedim bile. Tüm zamanım hayatımı düzenleme düşünceleriyle doluydu. Ama şimdi - her şeyin ne kadar ilginç olduğunu görüyor musunuz? Tıpkı Hint sineması gibi”.

Abhaz minibüsünde bir olay

Anton, akrabalarını daha iyi tanımak için zamanla tarihi vatanına daha sıklıkla gelebilmeyi umuyor.

Anton Tsulukia, “Abhazya'da hoş bir sürpriz yaşadım. Nazik insanlarla konuştum, ziyaretten son derece olumlu duygularla döndüm. Özellikle bir olayı hatırlıyorum. Minibüse bindim, ardımdan yaşlı bir kadın da bindi. Birkaç durak geçtik ve minibüse genç bir adam bindi. Birkaç durak daha ilerledikten sonra genç adam inerken kendisi ve yaşlı kadının parasını ödedi ve ona parasının ödendiğini söyledi. Böyle insanların olması harika ve bence çoğunluktalar”, diye anlatıyor.

Gizemli Tsulukia elyazması ve Abhaz masalları

Sanatsal planları hakkında konuşan Anton, "Arican ve eşi Haripudra Masalları ya da hiç kimsenin hiçbir zaman duymadığı Antik Doğu Masalları" nı İngilizceye çevirmek istediğini belirtti. Ayrıca, yaratıcı insanlar hakkında, özellikle dünyanın her yerinden sanatçılar hakkında bir kitap oluşturmayı planlıyor.

Anton, “İlham verici bir kitap olacak. Abhazya'dan bazı sanatçılara yazdım ama henüz bir cevap alamadım. Dünyanın harika Abhaz sanatçıları bilmesini gerçekten istiyorum. Şu an yaptığım tam olarak bu. Genel olarak malzeme toplama süreci benim için kolay bir süreç. İnternette bir şey ararım, belgeseller izlerim veya ilginç bir kitap okurken içinde ihtiyacım olanı bulurum. Etrafıma bakıyorum ve her küçük şeyi fark ediyorum. Ben böyle çalışıyorum. Hatırlatmalıyım ki, bu iş benim için bir zevk, bana tam da bu keyif veriyor”.

Ayrıca şu anda "gizemli bir el yazması" oluşturuyor.

Tasavvuf, sırlar ve nadir kitaplardan büyülenmişken, bir gün gizemli Voynich el yazmasıyla karşılaşır. Wilfrid Voynich, ünlü İngiliz yazar ve besteci Ethel Lilian Voynich'in kocasıdır. Wilfrid'in kendisinin mesleği nedir? Doğru bildiniz! Kitap satıcısı! Gerçekte, gizemli belgenin yazarı belirlenmemiş olsa da Voynich'in adını almıştır. Bu "Voynich el yazması" ABD'deki Yale Üniversitesi'nde tutulmaktadır ve sadece bilim adamlarının değil, aynı zamanda dünyanın her yerinden birçok insanın zihnini uzun yıllar meşgul etmiştir. "El yazması" metinler şifrelenmiş veya bilinmeyen bir dilde yazılmıştır. Kitabın hemen her sayfası çizimlerle süslenmiştir.

Anton Tsulukia, “Bu, 15. yüzyılın başlarında oluşturulmuş, günümüzün en gizemli el yazmasıdır. Şimdiye kadar kimse onu kimin yarattığını, hangi dilde yazıldığını ve içindeki çizimlerin ne anlama geldiğini bilmiyor. Bundan çok ilham aldım ve kendiminkini yaratmak istedim. Uygun bir defter, boya, kaligrafi kalemleri aldım ve hayal gücümü serbest bıraktım. İçinde ne yazdığımı ve tüm çizimlerin ne anlama geldiğini - tabii ki anlatamam. Gizem için biraz yer bırakalım. İlk eskizleri Türkiye'de Akdeniz kıyılarında Alanya'da yaratmaya başladığımı ve karantina başladığında St. Petersburg'da bitirdiğimi söyleyebilirim. Üç yıl boyunca üzerinde çalıştım”, diye anlatıyor.

El yazması ve doğu masallarının yazarı Anton Tsulukia, sohbetin sonunda bir gün Abhaz masalları yazabileceğini itiraf etti.