Abaza kukla tiyatrosu Karaçay-Çerkes de yaklaşık bir yıl önce açıldı. Fakat bu kadar kısa süre içerisinde seyircinin sevgisini kazanmayı başardı. Halk masallarından uyarlanan gösteriler hem çocukların hem yetişkinlerin zevkine hitap ederken, bir yandan da ulusal kültürün incilerini insanlara sunuyor. DAK muhabirimiz kukla tiyatrosunun provalarını ziyaret ederek tiyatro ekibi ile bir söyleşi gerçekleştirdi.

Asta Ardzınba

Ders verici ve iyilik aşılayıcı bir hikâye olan kurt ve koyunun hikayesi, ilk bakışta çocuklara göre bir hikaye gibi görünüyor. Aslında, Abaza kukla tiyatrosunun "Zagedan Nehri" gösterisi, aynı zamanda hem yetişkinler hem de çocuklar için anlaşılabilir bir felsefedir. Senaryo, Abaza halk masallarına dayanarak yazılmıştır. Yani "Amara" tiyatrosu, bir yandan da yerli kültür, tarih ve folklorun tanıtımını yapıyor.

Amara – Abazaca da «Güneş» anlamına gelmekte

«Amara» Abazacada «Güneş» anlamına gelmekte. Kukla oynatıcılarının aynı zamanda, Devlet Abaza Tiyatrosunda aktörlük yapmakta olduğunu öğreniyoruz. Bu beş gencin kendisini sanata ve ulusunun kültürüne adamış olduğunu anlamamak mümkün değil.

Tiyatro Karaçay Çerkesk de yaklaşık bir yıl önce kurulmasına rağmen neredeyse tüm ülke genelinde sahnelere çıkmayı başarmış. Bizde, tiyatronun aktörleri ve grubun sanat yönetmeni Zurab Kopsergenov ile birkaç gösteri sergilemeyi planladıkları Stavropol’e yola çıkmalarından hemen önce bir söyleşi gerçekleştirdik.

Abaza kukla tiyatrosu “Amara” provaları
© “Alaşara” derneği

Tiyatronun Karaçay Çerkesk de kurulması soydaşların desteği ile gerçekleşebilmiş. Abaza Dernekleri Topluluğu "Apsadgil" ülkenin Ulusal İşler Bakanlığı'ndan kazandığı ödülü kukla tiyatrosunun kurulmasına yönlendirmiş. Ayrılan bu para ile dekorasyon malzemeleri, ışık ekipmanları ve tabi ki kuklalar alınmış. Kuklalar, Zurab Kopsergenov'un sıkı denetimi altında, birkaç sanatçı tarafından özel çizimlere göre hazırlanmış.

Köklerden benliğe

Abaza tiyatrosunun kuklaları tabi ki “ahazırtraları” (çerkeskanın sağına ve soluna göğüs seviyesinde sıralar halinde dikilmiş mermi yuvaları) olan çerkeska “giyiyorlar”. Kukla tiyatrosunun tüm repertuarı Abaza folkloruna dayanan skeçlerden oluşuyor. Senaryoların yazarı da gene Zurab Kopsergenovun ta kendisi.

Uzun yıllardır Abaza masallarını, hikayelerini ve efsanelerini araştırıyor olmasından dolayı halk hikayelerinin kahramanları genellikle oyunlarında ortaya çıkıyor. Zurab için kendi halkının kültürünü araştırmak bir hobiden daha fazlası. Bunun köklerini bulmak ve böylece kim olduğunu anlamak için önemli bir girişim olduğunu düşünüyor. Abazalar çok uluslu bir ülkede sayıca az olan bir ulus. Ve bugün Abazalar, kendi toprakları Karaçay-Çerkes de bile ulusal bir azınlık olarak kalmalarına rağmen kendi ulusal kültürlerini ve dillerini geliştirmeye ve korumaya çalışıyorlar. Bu nedenle, “Amara” tiyatrosunun çalışmaları, yurttaşlar ve antik halkın gelenekleri ve folkloru hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler arasında olumlu tepkiler almakta.

Kopsergenov, “bazen bir masalda sadece ufacık anımsamalar olur, örneğin coğrafik bir yerin ismi. Araştırmaya başlarsın ve araştırmanın sonunda o bölgede Abazaların yaşadığını öğrenirsin. Bu yerleri ve bu yerlerle ilişkili insanları tanımaya başlarsın. Böyle-böyle masallar ve folklor sayesinde halkımın tarihinin kapıları önümde açılmaya başladı”, diye bizimle paylaşıyor.

Her gösteri iki dilde hazırlanmakta - Abazaca ve Rusça. Sanatçılar ve aktörler rollerini kendileri çeviriyorlar.

Aktörlerden biri olan Zaur Albotov “Oyunlarımızı Abazaca oynuyor olmamız bile başarının göstergelerinden biri. Bugün Abaza çocukların izledikleri tüm çizgi filmler anadilleri olmayan Rusça dilinde. Bizim oyunlarımızı ise anadillerinde izliyor, tarihlerinin içine giriyorlar”, diye vurguluyor.

«Kuklalar – oyuncak değildir»

Kukla tiyatrosu – sanatın özel bir dalı. Sahnede doğaçlama yapmaya alışık olan deneyimli aktörler bile, “kuklaların oyuncak olmadığını” onlarla çalışmanın çokta hafife alınamayacağını itiraf ediyorlar. Örneğin bir dram tiyatrosunda aktör kendisi doğaçlama yapabilir ama burada seyirci ve aktör arasında her zaman bir aracı-kukla bulunmakta. Seyircinin de bunu unutmadan dikkate alması gerekmekte.

Aktris Ratha Kunijeva, “Panel kukla adı verilen kuklaları kullanıyoruz. Buda demek oluyor ki seyirci sahnede aktörü de görüyor. Bu sebeple aktör jest ve mimiklerine dikkat etmeli. İlk zamanlar bizi perde arkasında göreceklerini zanneden seyircileri bu durum çok şaşırtıyordu. Fakat çok geçmeden hepsi kendini oyunun büyüsüne kaptırıyor”, diye anlattı.

Genel olarak baktığımızda halk tarafından çok iyi bilinmese de kukla tiyatrosunun hayli fazla çeşidi bulunmakta. Kukla tiyatrosunun çeşitlerini daha kolay anlayabilmek için onları “üst”, “taban” ve “orta” olarak kategorilere ayırabiliriz. Panel kuklalar - orta kategorideki sınıfa dâhil olmakta. Üst kategoriye ise eldiven diye tabir ettiğimiz ele geçirilen kuklalar girmekte. Alt kategoride de ip, kablo, çıta gibi malzemelerle yukarıdan oynatılan kuklalar yer almakta.

Orta kategorideki kuklalar doğal olarak daha iri kuklalar olmakta. Bu tarz kuklaları aktörler, “Amara” grubunun da yaptığı gibi yanlarında ya da kuklanın ebatları çok büyükse içine girerek oynatmakta.

Önemli ayrıntılara v görüntülere biraz daha değinirsek…

“Amara” tiyatrosunun en küçük aktörü Vitalik Kopsergenov henüz 12 yaşında. Vitalk’in tiyatronun sanat yönetmenliğini, rejisörlüğünü ve senaristliğini yürütmekte olan babası oğluna da sanat sevgisini aşılamayı başarmış.

Kopsergenov, “tabi ki seçme şansı vardı, ben ona baskı uygulamadım”, diye gülümsüyor ve ekliyor “burada gerçekleştirdiğimiz işi seviyor. Tabi hala büyüyünce ne olacağına da karar vermiş değil”.

“Amara” aktörlerinin performansları ve provaları için şuan kendilerine ait bir mekanları bulunmamakta: Çerkesk’in ana sahnesi olan devlet tiyatro salonu şuan yenileme çalışmaları için kullanılamaz durumda. Fakat sanat ekibi buna da bir çare bulmuş. Ekibin yardımına gene soydaşları ve “Alaşara” derneği Kadın Kolları Başkanı Zaliha Malhozova koşmuş. Gruba provalar için, Çerkesk yakınlarındaki Psıj köyünde bir mekan tahsis edilmiş.

Aktör Guram Şeremetov, “Kendimize ait bir çalışma alanı, bir sahnemizin olmaması oyunumuzun kalitesini hiç bir şekilde etkilemiyor. Biz gezen bir tiyatroyuz. Hiç zorlanmadan herhangi bir okula gidip gösterimizi sahneleyebiliriz. Bu durum hiçbir zaman, ne aktörlerin oyununda, ne sahne dekorasyonunda ne de ışık kurulumumuzda bir eksikliğe sebep olmaz. Tiyatro ve gösteri atmosferini her yerde yaratabiliriz”, diye vurguluyor.

Gezgin bir tiyatro olmanın, bir kukla tiyatrosu için çok avantajlı bir özellik olduğunu kabul ediyor “Amara” tiyatrosu aktörleri. Karaçay Çerkesk halkının çok fazla tiyatroya gitme alışkanlığının olmadığı da bir gerçek. Bu durumda aklımıza şu söz geliyor, “Dağ Muhammet’e gelmezse, Muhammet dağa gider”. Ekip sevdikleri işi yaparak insanlara ulaşmaya çalışıyor. “Amara” tiyatrosunun planları arasında, repertuarı genişletmek, Abaza köylerinde, ülkenin tüm okullarında ve Stavropal Kray’da gösterilerini sergilemek bulunmakta. Ekip gelecekte Abhazya’yı da ziyaret etmek istediklerini söylemeden geçmiyor.