Şehirleşmenin güçlü etkisi ile köylerin büyük ölçüde boşalmasına rağmen, Türkiye'deki Abhaz ve Abaza soydaşlarımızın modern köylerinde birçok geleneksel özelliği koruduğunu görebiliyoruz.

Asta Ardzınba

Eğer Türkiye’de bir yerlerdeyseniz ve geniş, düz yeşillik avlusu olan bir ev görüyorsanız, büyük ihtimal o ev ya bir Abaza ya da bir Abhazındır.  Abhaz ve Abaza evleri genellikle geniş bahçeleri ile diğerlerinden farklılık göstermektedir. Bu tamamen ulusal adetler ve eski misafirperverlik geleneklerinden kaynaklanmaktadır.

Misafirler için avlu: Türkiye’de de Abhazya’daki gibi

Aile için önemli herhangi bir tören- bir düğün, çocuk doğumu, birinin yıl dönümü, hatta bir cenaze töreni – Abhazarın avlusunda törenlerde her zaman birkaç yüz kişi toplanmaktadır. Bu sebeple, bu kadar fazla insanın rahat edebileceği büyüklükte bir yere sahip olmak gerekmekte. Avlularda lezzetli ikramların sunulduğu masalar mutlaka kurulur. Ailenin yaşadığı evler daha ileriye inşa edilir.

Bu gelenekleri Türkiye’de yaşayan soydaşlarımızda kaybetmeden yaşatmaktalar. Abhazya’dan sürgünle gelen soydaşlarımız, her zaman kalabalık ve toplu olarak yerleşim yerlerini tercih etmişler. Bu, onların her zaman kendi insanları arasında olmalarını ve geleneksel yaşam tarzlarını korumalarını sağlamış.

İki isimli köyler

Türkiye’deki en büyük Abhaz köylerinden biri – Balbalı ya da yerel halkın adlandırdığı ismi ile Kaldahuara XIX.yüzyılda Abhazya’nın aynı isimli köyünden sürülen soydaşlarımız tarafından kurulmuş bir köy. Ayrıldıkları evlerine, köylerine özlem duyan Abhazlar yerleştikleri Sakarya’nın bu bölgesine köylerinin ismini vermişler.

Türkiye’de yaşayan diasporamız arasında bu çok yaygın bir durum. Bu sebeple Türkiye’deki yerleşim yerlerinde, Cigerdağ, Çlou gibi isimleri duymanız çok normal. Abhazlar kendi aralarında bu isimleri korusalar da resmi olarak Türkçe isimleri kullanılmakta.

İç açan doğa güzellikleri neredeyse “canlar ülkesi” ile aynı

Mayıs ayı başlarında, Türkiye'nin Karadeniz illerinde gelincikler çiçek açıyor. Balbalı'ya giden yolda bu parlak kırmızı çiçeklerle dolu. Bu çiçeklerle Abhazya’da karşılaşmak pek mümkün değil, ama bunun dışında doğası Abhazya’ya çok benzemekte. Burada da Abhazya’da olduğu gibi çevrede çok fazla mısır tarlaları bulunmakta.

Geleneksel Abhaz mutfağını tanıyan herkesin bildiği üzere Abhaz sofrasının en önemli malzemesi mısır unudur. Mısır unu olmadan Abhaz sofrasının en önemli yemeğini –abıstayı yapmak mümkün değildir.

Köyler bakımlı, sokaklar peyzajlı, yol kenarlarında çöp göremiyorsunuz. Burada da evleri Abhazya’da olduğu gibi iki katlı tercih ediyorlar. Abhazya’dan sürgünle gelen soydaşlarımız Türkiye’de yerleştikleri yerleri köylerine benzeyen yerlerden seçmişler.

Manzara, arazi ve iklim bakımından Kafkasya'ya benzeyen bölgeleri bulmaya çalışmışlar. Bu sebeple Türkiye'deki bazı Abhaz köyleri Abhazya'ya çok benziyor.

Geleneksel yaşam tarzı ve dil asimilasyonu

Yapılan araştırmalara göre, bugün Türkiye'de nerdeyse 230 Abhaz-Abaza köyü bulunmakta. Neredeyse tüm Abhaz köylerinin merkezlerinde kültür dernekleri yer almakta. Bu dernekler genelde, anadil, dans ve geleneksel elişi derslerinin yapıldığı küçük binalardan oluşmakta.

Böyle bir binaya girdiğinizde gözünüze çarpacak ilk şey Abhazya ve diasporanın önde gelen isimlerinin fotoğraflarıdır. Soydaşlarımız bu derneklerde bir araya gelip sohbetler etmekte, geceler düzenlemekte ve Abhazya’dan gelen misafirlerini ağırlamaktalar.

Yakın zamana kadar, Türkiye'deki Abhaz ve Abaza köylerinde anadil hakim imiş, fakat şimdi, özellikle diğer milletlerden insanların yaşadığı karma nüfusa sahip köylerde, anadil çok daha az kullanılmaya başlamış. Düzce ve Sakarya gibi bölgelerde, yaşlı ve orta kuşaktan insanlar anadillerini bilmekte ve birbirleriyle iletişim için kullanmaktalar. Diğer illerde, özellikle ülkenin kuzeydoğusundaki bölgelerde ise anadilin asimilasyon süreci daha çok hissedilmekte. Türkiye'de son kırk yılda yüksek oranda kentleşme sorununun görüldüğü belirtiliyor. Gençler daha iyi bir yaşam ümidi ile köylerden ayrılarak şehirlere yerleşiyorlar. Bu süreç, çok daha küçük olan Abhaz ve Abaza köylerini de maalesef atlamamış durumda. Ancak, genel olarak Türkiye'deki soydaşlarımız, yabancı bir ülkede korumaya çalıştıkları kültürlerinin kaynağı olan köyleri ile irtibatlarını koparmamaktalar.